Özgüveni Yeniden Kazanmak

ÖZGÜVEN-ÖZÜMÜZE GÜVEN

İnsanlar doğar, büyür- gelişir ve ölür. Yıllar süren bu yolculuğu işte böyle kısa bir cümlede özetlemek mümkündür. Çünkü biliriz ki asıl önemli olan bu yolculukta yolun ne kadar uzun sürdüğü değildir. Asıl önemli olan yolculukta deneyimlediklerimiz, tattığımız yeni heyecanlar, bağ kurabildiğimiz şeylerin varlığıdır.

Hayatımızı böyle anlamlı, kıymetli kılan şeyleri yapmak belki birçoğumuza basit gelen şeylerdir fakat bazılarımız içinse yeni şeyler deneyimlemek, insanlarla bağ kurabilmek öyle kolay diyebileceğimiz şeyler değildir.

ÖZGÜVEN NEDİR?

Kendine güvenmek; insanın kendine olan inancı olarak tanımlayabileceğimiz özgüven kavramı, bireylerin hayattan zevk alabilmesi adına oldukça önemlidir. Yeni bir şeylere adım atmak bazılarımız için tatlı bir heyecana neden olurken bazılarımız için bizi stres altında bırakan oldukça yoğun kaygıya sebebiyet verir. Yoğun kaygılar yaşayan bireylerin zihninde genellikle ‘’acaba yeterine iyi miyim?’’, ‘’acaba başarabilecek miyim’’, ‘’acaba ….’’ Gibi sorular döner durur. Sürekli kendi yapacaklarından şüphe edip duran bireyler bir süre sonra kendilerinde strese sebebiyet veren bu tip olaylardan kaçınırlar. Bu durum da kendilerini içinden çıkılması zor bir döngüde bulmalarına sebep olur.

Özellikle günümüzde ebeveynlerin üzerinde durdukları ve durmaları gereken ‘’özgüven’’ kavramı daha yaşamın ilk anlarından inşa edilmeye başlanır. Bu inşada en önemli görev tabii ki de anne ve babaya düşer. Fakat özellikle de ülkemizdeki gibi kalabalık ve geleneksel aile tiplerinde çocuğun özgüven gelişimini etkileyen ana faktörler yalnızca anne-baba olmaktan çıkabilir.

Eleştirel ebeveynlere sahip bireylerin ileride özgüven sorunları yaşaması daha muhtemeldir çünkü eleştirel bir anne-baba tutumu, çocuğun kendine olan güvenini oldukça etkiler. Sürekli eleştiriye maruz kalan bir çocuk, kendi yeteneklerine olan inancını zamanla kaybedebilir veya sürekli mükemmeliyetçi olma baskısı altında hissedebilir. Bu durumda birey, her adımda başarısızlık korkusuyla hareket etmeye ve yeni şeyler denemekten korkmaya, kaçınmaya başlayabilir. Fakat aile her ne kadar çocuğun özgüven gelişimi için sağlıklı bir ortam oluşturmaya çalışsa da dış dünyada kontrol başkalarının elindedir. Çocuğun ev ortamı dışında sosyal ortamlarda, okulda, parkta yaşayacağı olumsuz deneyimler de onun özgüveninin inşasına ket vurabilir. Buna okul çağında yaşanan zorbalıklar, sevdiği bir öğretmeniyle yaşadığı incitici bir durum örnek verilebilir.

Ergenlik dönemine gelindiğindeyse kimlik arayışındaki birey dış görünümünden memnun olma çabasına girer. Fiziksel görünüşünün bu kadar önemsendiği bu dönemde bireyin sevdiği ve değer verdiği insanlardan yeterine olacak şekilde olumlu dönütler, iltifatlar alması da onun özgüven inşasında önemli bir adım olacaktır.

Bu dönemlerin haricinde yetişkinlikte yaşanılan büyük olaylar, birtakım travmatik deneyimler sonucunda da özgüven düşüklüğü, eksikliği yaşanması oldukça muhtemeldir.

ÖZGÜVENİMİN DÜŞÜK OLDUĞUNU NASIL ANLARIM?

Özgüvenimizin düşük olup olmadığına karar vermek içsel bir değerlendirme yaparak mümkündür. Özgüvenimizin düşük olabileceğine dair bazı belirtiler aşağıda belirtilmiştir:

Sürekli kendi kabiliyetlerimizden endişe ve şüphe duymak. (Yeterince başarılı mıyım veya yeterince iyi olabilecek miyim?)

Yeni şeyler denemekten kaçınmak, yeni şeylere karşı başarısızlık korkusu içinde olmak. (Hiç tek başıma yemek yemedim. Tek başıma yemek yemeye gidersem garsona kendimi güzelce ifade edemeyebilirim.)

Kendimizi sürekli başkalarıyla kıyaslarken bulmak ve kendimizi yetersiz hissetmek. (Benim arabam da güzel ama iş arkadaşımla aynı maaşı almamıza rağmen onun arabası daha iyi ve yeni özelliklere sahip)

Eleştirilere karşı aşırı duyarlı olmak, her türlü olumsuz geri dönüşü kişisel olarak algılamak. (İş arkadaşım sunumumda bazı eksikler olduğunu söyledi ama bunu benden hoşlanmadığı için söylediğine eminim, kesin benden nefret ediyor.)

Kendini ifade etmede zorlanmak, sesini duyurmakta zorlanmak. (Toplantıda önemli bir fikrimi söylemek istedim ama sesimin yeterince gür çıkmayacağını ve fikrimi insanlara net bir şekilde açıklayamayacağımı düşündüm.)

Özgüven eksikliği belirtilerine daha birçok örnek ekleyebiliriz fakat bu belirtileri kısaca özetlemek gerekirse günlük hayatta bizi bir şeyi yapmaktan alıkoyan, yeni heyecanlar yaşamamıza, yeni tatlar keşfetmemize, yeni insanlarla tanışmamıza engel olan birçok davranış biçimi bu durumla ilişkilendirilebilir.

Özgüven eksikliğinin en can sıkıcı ve insanlara en çok zarar veren kısmı ise hayattan alınan zevki minimuma indirmesidir. Birçok insan için özgüven eksikliği hayatın akışına neredeyse ket vurucudur ve hayatı monotonlaştırır. Bu sebeple özgüveni düşük bireylerin daha sık depresif hissettiğinden bahsetmek mümkündür.

Bu monoton, tek düze hayattan sıkılan bireyler özgüvenlerini arttırmak, yeni deneyimlere açık olmak isterler. Fakat bu eksikliğin temelleri genelde köklerde yani derinlerde olduğundan özgüvenimizi arttırmaya çalışmak kısmen zor olabilir. Yine de her şeye rağmen, sağlam bir özgüvenin inşası her yaşta mümkündür. Çocukların başarılı olmalarını destekleyen, onları cesaretlendiren, başarısızlık durumlarında bile destekleyen bir ortam sağlamak çocukların yaşamlarının ilk dönemlerinde oldukça önemli bir faktördür. Ayrıca, bireylerin ilgi duydukları alanlarda desteklenmeleri, başarılarının kutlanması, özgüvenlerini artırabilir. Olumlu bir tutum ve destekleyici bir çevre, bireylerin kendilerine olan inançlarını güçlendirebilir ve hayatta karşılaşacakları zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olabilir.

ÖZGÜVEN İNŞASINDA TERAPİ

Özgüven inşasında rolü oldukça önemli olan terapinin özgüveni arttırma sürecinde nasıl fayda sağlayacağına dair bazı noktalar vardır:

 Kendi İçsel Süreçlerin Farkında Olma: Terapi süreci, bireyin kendi içsel süreçlerini anlamasına ve tanımasına yardımcı olur. Bu, bireyin neden özgüven eksikliği yaşadığını anlamasına ve bu sorunun kökenlerini keşfetmesine yardımcı olabilir.

Olumsuz İnançları Yeniden Değerlendirme: Terapi, bireyin kendisi hakkındaki olumsuz inançlarına meydan okuyabilir ve bunları yeniden değerlendirmesine yardımcı olur. Birey, kendi yeteneklerini ve değerini daha objektif bir şekilde görmeye başlayabilir.

Olumlu İçsel Diyalog Geliştirme: Terapi süreci, bireyin kendisiyle olan içsel diyalogunu geliştirmesine yardımcı olabilir. Olumsuz düşünceler yerine, olumlu ve destekleyici bir içsel konuşma tarzı geliştirerek, bireyin kendi kendisine daha güçlü bir destek sağlaması amaçlanır.

Yeteneklerin Farkına Varma ve Güçlendirme: Terapi, bireyin sahip olduğu yeteneklerin farkına varmasına ve onları güçlendirmesine yardımcı olabilir. Bu da bireyin kendine güvenini artırabilir ve yeni deneyimlere daha cesurca adım atmasını sağlayabilir.

Geçmiş Deneyimlerle Yüzleşme ve İyileştirme: Terapi, bireyin geçmişteki olumsuz deneyimlerle yüzleşmesine ve bu deneyimleri iyileştirmesine yardımcı olur. Süreçle birlikte özgüven eksikliğine neden olan travmatik veya olumsuz deneyimlerin etkileri hafifletilebilir.

Öz Bakım ve Kendine İyi Davranma Becerilerini Geliştirme: Terapi, bireye kendine iyi bakma becerilerini geliştirme konusunda yardımcı olur. Bu durum bireyin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına daha iyi dikkat etmesini sağlayarak, kendine olan saygısını artırmada yardımcı olur.

Sosyal Becerileri Güçlendirme: Terapi, bireyin sosyal becerilerini güçlendirmesine yardımcı olur. Bunun sonucunda bireylerin ilişkilerde daha sağlıklı etkileşimlerde bulunmasını sağlayarak, özgüvenini artırabilir.

Terapi, özgüven eksikliği yaşayan bireylere rehberlik ederek daha sağlıklı bir özgüven geliştirmelerinde yardımcı olur. Ancak, her bireyin gereksinimleri farklı olduğundan, terapi süreci bireysel ihtiyaçlara göre şekillendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bir psikolog veya terapistle çalışmak, özgüveninizi artırmak için en etkili yöntemlerden biridir.

Sohbet'i Açın
💬 Bize Ulaşın!
Merhaba👋 Ben Uzman Klinik Psikolog İrem Oturaklıoğlu Kaya'nın Asistanıyım. Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?